Timsah Hikayesi

Bir zamanlar, geniş ve derin bir nehrin kenarında, dev bir timsah yaşardı. Adı Çamur’dı. Çamur, diğer timsahlardan farklıydı çünkü o, hem çok büyük hem de çok eski bir timsah olarak tüm nehrin kralı olarak kabul ediliyordu. Vücudu, yeşil ve kahverengimsi bir renge sahipti, derisi kabarık ve sertti, ama gözleri o kadar derin ve bilgeydi ki, her bakışında sanki bütün dünyayı görebiliyordu. Nehrin dibindeki bataklıklarda yıllarca yaşamış, tüm çevresindeki yaratıkları tanımıştı. Herkes, Çamur’un ne kadar güçlü olduğunu ve ne kadar bilgili olduğunu konuşur, ama nehirdeki diğer hayvanlar, onun içindeki bir şeyi asla çözemezlerdi: Çamur, yalnızdı.

Her gün, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Çamur, nehrin kenarındaki güneş ışığından faydalanarak suyun üzerinde yavaşça yüzerek güne başlardı. Geriye doğru bir kayık gibi süzülen vücudu, suda dalgalar yaratır, çevresindeki hayvanlar ona yol verirlerdi. O kadar sakin, o kadar durgundu ki, bazen kimse onun nehirde olduğunu bile fark etmezdi. Fakat her zaman, sığ sularda minik balıkların dans ettiğini, suya girip çıkan yavaş yavaş kaybolan gölet kurbağalarını ya da ağacın üstündeki kuşları izlerdi.

Çamur, her sabah bu doğal döngüyü izlerken, bir gün bir şey fark etti. Tüm nehirdeki hayvanlar, kendisine hep korku ve saygıyla bakıyorlardı, ama ondan hiçbiri onunla dost olmak istemiyordu. Onu sevgiyle ya da dostça yaklaşan bir tek hayvan bile yoktu. Çamur, her ne kadar güçlü ve bilge olsa da, içindeki boşluk bir türlü dolmuyordu. Diğer hayvanlar sadece ona, “güçlü timsah” olarak bakıyorlardı, ama onun kalbinin derinliklerinde bir şey eksikti.

Bir gün, nehrin kenarındaki ormanın diğer tarafında, minik bir sincap yaşamaya başladı. Adı Zıp Zıp’tı. Zıp Zıp, ormanın diğer hayvanları gibi çok hareketli ve neşeliydi. Her sabah ormanın yüksek ağaçlarında zıplayarak uyanır, gün boyunca çiçekler arasında koşar, etrafındaki her şeyi keşfederdi. Zıp Zıp, korkusuz ve eğlenceli bir kuytuda yaşamaktaydı, ama onun da bir eksikliği vardı: Kimse ona pek fazla ilgi göstermezdi. Diğer orman hayvanları, onun minik ve hızlı yapısını eğlenceli bulsalar da, ondan gerçekten dostça bir ilişki kurmazlardı.

Bir gün, Zıp Zıp, ormanın kenarındaki bir ağacın dalında, Çamur’un yavaşça suya girip çıktığını fark etti. Tüm hayvanlar genellikle Çamur’u görmezden gelirken, Zıp Zıp onu izlemeye başladı. Çamur’un derin gözleri, suyun yansımasında bir zamanlar yaşamış olduğu büyük yalnızlığı, yalnızca o minik sincap görebilirdi. Zıp Zıp, Çamur’un yalnızlığını fark etti ve ona doğru yavaşça yaklaşmaya karar verdi.

Zıp Zıp, Çamur’a yaklaşarak, “Merhaba, büyük timsah. Her gün seni izliyorum ve hep yalnız olduğunu düşünüyorum. Ben de yalnızım, ama belki bir şeyler paylaşabiliriz,” dedi.

Çamur, Zıp Zıp’ın sözlerine şaşırmıştı. Kimse ona böyle hitap etmemişti. “Sen de yalnız mısın?” diye sordu Çamur, sesi derin ve ağır çıkarken.

Zıp Zıp, başını sallayarak, “Evet, hep hareketliyim, ama kimse gerçekten beni tanımıyor. Ormanda çok minik ve hızlı olduğum için kimseye derin bir bağ kurma fırsatı bulamıyorum,” dedi.

Çamur, Zıp Zıp’ın söylediklerini düşünerek uzun bir sessizlik içinde kaldı. Sonra, kocaman dişlerini gülümseyerek biraz açtı ve “Belki de yalnızlık, sadece doğru dostu bulana kadar süren bir yolculuktur,” dedi.

Bundan sonra, Zıp Zıp ve Çamur her gün buluşmaya başladılar. Zıp Zıp, minik patileriyle Çamur’un sırtına tırmanıp ona çeşitli orman hikayeleri anlatıyordu. Çamur ise, nehrin derinliklerinden öğrendiği eski efsaneleri, zamanla biriktirdiği bilgileri Zıp Zıp’a paylaşıyordu. Zıp Zıp, her hikayeyi büyük bir dikkatle dinliyor, Çamur’a olan sevgisi gittikçe artıyordu.

İkisi, zamanla birbirlerine en yakın dost oldular. Çamur, Zıp Zıp’ın neşesinden keyif alıyor, Zıp Zıp ise Çamur’un bilgelik dolu sözlerinden ilham alıyordu. Artık yalnız değillerdi. Çamur, nehrin kenarındaki yalnızlık duygusunu kaybetmişti, çünkü Zıp Zıp ona sadece dostluk değil, hayatın güzelliklerini de öğretmişti.

Günler geçtikçe, nehirdeki diğer hayvanlar, Çamur ve Zıp Zıp’ın dostluğunu fark etti. Başta şaşkınlıkla izlediler, ama kısa süre sonra onların birlikte geçirdiği zamanın ne kadar değerli olduğunu anladılar. Herkes, her zaman güçlü olmak zorunda değildi; bazen küçük bir dostluk bile büyük bir gücü ve huzuru getirebilirdi.

Ve böylece, dev timsah Çamur ve minik sincap Zıp Zıp, ormanda herkesin hayranlıkla izlediği en güzel dostluğu kurdular. Artık nehrin derinliklerinde yalnız bir timsah değil, nehir boyunca huzur ve dostluk rüzgarı estikçe ormanın dört bir yanına yayılan bir dostluk hikayesi vardı.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top