Bir zamanlar, geniş bir nehrin kenarında, bataklıkların arasında çok sayıda farklı hayvan yaşarmış. Bu nehir, birçok canlıya yaşam kaynağı sağlarken, aynı zamanda bazı hayvanlar arasında kıskançlık ve çekişmelere de yol açarmış. Bunlardan biri de Su Aygırı ile Timsah imiş. İkisi de nehrin derinliklerinde yaşamaktan hoşlanırmış ama bir türlü birbirlerine tahammül edemezlermiş.
Su Aygırı, nehrin sakin bölgelerinde gezinmeyi sever, sabahları güneşin batışını izlerken yavaşça suyun üstünde yüzermiş. Suya batıp çıkarken devasa bedeninden büyük dalgalar oluşur, suyun yüzeyinde gezinirken çevresindeki küçük canlıları göremezmiş. Bu da Timsah’ın hoşuna gitmezmiş, çünkü Timsah, sabahları suyun dibinde gizlenmeyi, küçük balıklara ve diğer canlılara sürpriz yapmayı severmiş.
Bir sabah, Su Aygırı yine suyun yüzeyine çıkıp gözlerini araladı. Nehrin kenarında Timsah’ı görebileceğini düşünmemişti, çünkü Timsah her zaman suyun derinliklerinde gizlenirmiş. Ancak o gün, Timsah sabah güneşinin ışığında suyun kenarına gelmiş, suyun sığ bölgelerinde yavaşça ilerliyormuş.
Su Aygırı hemen onu gördü ve alaycı bir şekilde gülümsedi:
“Ah, Timsah! Neredeyse seni hiç görmedim! Senin gibi kocaman bir yaratık suyun dibinde gizlenirken, ben suyun üstünde serbestçe geziyorum. Görüyor musun? Ne kadar özgürüm.”
Timsah, Su Aygırı’nın alaycı sesine sinirlendi, ama sakin kalmaya çalışarak yanıtladı:
“Benim görevim suyun derinliklerinde gizlenmek, sabırlı olmak. Herkes farklı bir şekilde yaşar. Sen suyun yüzeyinde görünürken, ben suyun altında işlerimi hallederim. Bazen derinlikler daha faydalıdır.”
Su Aygırı gülerek şöyle dedi:
“Fakat suyun yüzeyine çıkmak, güneşi görmek ve herkesin seni görmesini sağlamak ne kadar da keyifli! Bir bak, her yer beni seyrediyor. Herkes benzeri bir büyüklükte yaratığı nehrin üstünde göremez.”
Timsah, “Belki de suyun üstü senin için güzel ama bu dünyada sadece görünen şeyler önemli değil. Suya dalmak, gizli kalmak da önemli bir yetenektir. Ama anlaman zor, çünkü sen hep yukarıda kalıyorsun,” diyerek başını çevirdi.
O gün, Su Aygırı ile Timsah arasında büyük bir tartışma başlamış. Her biri diğerine kendi yaşam biçimini anlatıyormuş. Su Aygırı, her zaman büyük bir gururla suyun yüzeyinde gezinirken, Timsah suyun derinliklerinden yükselip onunla tartışmak için çıkmaya çalışıyormuş.
Bir süre sonra, nehirde büyük bir fırtına çıkmış. Sağnak yağmur başlamış ve su seviyeleri hızla yükselmeye başlamış. Su Aygırı, suyun üstünde güvenle ilerlemeye devam ederken, Timsah bir anda sığ sularda büyük zorluklar yaşamış. Gözlemlerinden birine göre, Timsah suyun derinliklerinde daha rahat hareket ederken, yüksek su seviyeleri nedeniyle sığ bölgelerde büyük zorluklar yaşıyormuş.
Su Aygırı, Timsah’ın zorluk çektiğini fark etmiş ve bir an tereddüt etmeden ona yardım etmek için suya yaklaşmış. “Senin derinliklere gitmekten hoşlandığını biliyorum,” demiş. “Ama şimdi seni destekleyebilirim. Gel, yüzeyde birlikte ilerleyelim.”
Timsah, Su Aygırı’nın bu teklifi karşısında şaşırmış. “Ne! Benimle mi gelmek istiyorsun?” demiş. “Ama seninle hiç anlaşamadık, hiç ortak bir noktamız olmadı!”
Su Aygırı, “Bazen dostluk, farklılıkları anlamaktan gelir,” demiş. “Hepimiz farklıyız ama birbirimizi anlamak ve desteklemek gerekebilir. Şu an seni zor durumda görmek beni üzüyor. Gel, birlikte ilerleyelim.”
Timsah, başta hala gurur yapmış ve yardım teklifini reddetmiş. Ancak su seviyesi hızla yükseldiği için, sığ sularda hareket etmek gitgide zorlaşmış. Sonunda Timsah, Su Aygırı’nın yardımını kabul etmiş. İkisi birlikte yüzeye yakın sularda ilerlemeye başlamışlar.
Fırtına dindiğinde, Su Aygırı ve Timsah birbirlerine bakmışlar. O an ikisi de birbirini anlamış. Su Aygırı, “İçinde yaşadığımız dünyada bazen farklılıklarımızı bir kenara bırakıp birbirimize destek olmamız gerektiğini öğrendim,” demiş. Timsah ise, “Evet, bazen göründüğümüz gibi değiliz. Yardım, karşılıklı anlayış ve saygı ile büyür,” diyerek Su Aygırı’na teşekkür etmiş.
O günden sonra, Su Aygırı ve Timsah arasında dostluk doğmuş. Artık bir arada yaşamak, farklılıkları anlamak ve birbirlerine saygı göstermek için el birliğiyle nehrin iki kıyısında da varlıklarını sürdürmüşler.
Fablın Dersi:
Herkesin kendine özgü bir yaşam biçimi vardır. Ancak bazen, farklılıklarımıza rağmen birbirimize yardımcı olmak ve saygı göstermek, hayatı daha güzel kılar. Yardımlaşma, anlayış ve destek, zorluklarla başa çıkmanın en güçlü yollarıdır.