Bir zamanlar, İtalya’nın küçük bir köyünde, Geppetto adında yaşlı bir marangoz yaşardı. Geppetto, hayatı boyunca tek başına yaşamış, ama en büyük hayali bir oğul sahibi olmaktı. Bir gün, ormana gidip güzel bir ağaç kütüğü buldu. Bu kütük, sanki ona göz kırpar gibi parlak ve düzgün bir şekilde şekil alıyordu. Geppetto, bu kütüğü alıp atölyesine götürdü ve ondan harika bir kukla yapmaya karar verdi.
Geppetto sabırla çalıştı ve sonunda Pinokyo adını verdiği bir kukla yaptı. Ama, Geppetto’nun hayali, Pinokyo’nun sadece bir kukla değil, gerçek bir çocuk gibi yaşamaya başlamasıydı. Geppetto, Pinokyo’yu çok sevdi ve ona gerçek bir çocukmuş gibi davrandı. O kadar sevdi ki, bir gece, Geppetto’nun derin dilekleri üzerine Peri tarafından Pinokyo’ya hayat verildi! Pinokyo, artık sadece bir tahta kukla değil, hareket eden ve düşünen bir çocuk olmuştu.
Pinokyo, ilk kez gerçek bir çocuğa dönüşünce çok heyecanlandı, ama bir o kadar da korkuyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyor, her şeyi öğrenmeye çalışıyordu. Geppetto ona her zaman doğruyu ve yanlışı öğretmeye çalışıyordu, ancak Pinokyo’nun maceralarla dolu bir hayatı olacağı çok belliydi.
Bir sabah, Pinokyo dışarıda oynarken, güzel bir kuş ona doğru uçtu. Kuş, Pinokyo’yu gördü ve hemen yanına geldi. Kuşun tüyleri o kadar parlak ve renkliydi ki, Pinokyo bir an gözlerini alamadı. Kuş, Pinokyo’ya gülümseyerek:
“Merhaba, küçük Pinokyo! Ne kadar güzel bir kukla olmuşsun! Ama bilmelisin ki, her zaman doğruyu yapmalısın, yoksa seni kötü şeyler bekler,” dedi.
Pinokyo, kuşun sözlerini duyunca kafasını salladı. “Ama ben her zaman doğruyu yapmaya çalışıyorum,” dedi Pinokyo.
Kuş biraz düşündü ve sonra, “Herkes doğruyu yapmaya çalışır, ama bazen yanlış seçimler yaparız. Benim sana bir sırrım var, Pinokyo. Eğer doğruyu seçersen, hayatın daha güzel olur. Ama yanlış yola saparsan, seni büyük sıkıntılar bekler,” dedi.
Pinokyo, kuşun söylediklerini dikkatle dinledi. “Peki, doğruyu nasıl seçeceğim?” diye sordu.
Kuş, gülümseyerek, “Sadece kalbini dinle, küçük Pinokyo. Kalbin seni doğru yola yönlendirecek,” diye cevap verdi.
O gün, Pinokyo gün boyunca kuşla birlikte vakit geçirdi. Kuş, ona kuşların gökyüzünde nasıl özgürce uçtuğunu, ağaçların yapraklarını nasıl dans ettirdiğini anlattı. Pinokyo da kuşun söylediklerinden çok etkilendi. Kalbinin sesini dinlemeyi ve doğru olanı yapmayı bir öğüt olarak kabul etti.
Pinokyo’nun Macerası
Fakat, zamanla Pinokyo’nun sabırsızlıkları ve merakları onu kötü yollara da sürükledi. Bir gün, kötü niyetli bir yılan ve onun arkadaşları ona yaklaşarak, “Pinokyo, gel bizimle oynayalım! Bizimle gittiğinde altınlar, eğlenceler seni bekliyor,” dediler.
Pinokyo, kuşun uyarılarını unutarak onlara katıldı. Ancak ne kadar eğlenceli gözükse de, Pinokyo kısa süre sonra bu arkadaşlarının aslında çok kötü niyetli olduklarını fark etti. Altınları ve eğlenceleri vaat eden yılan, Pinokyo’yu bir tuzağa düşürmek istiyordu. Birden, çok korkmuş bir şekilde kaçmaya başladı, ama bir şey fark etti: Onun kalbi, doğruyu yapması için ona sesleniyordu.
Birden, kuş yeniden ortaya çıktı ve Pinokyo’yu korkularından kurtararak şöyle dedi: “Pinokyo, hatırlatmak isterim ki kalbini dinlersen doğru yolda olursun. Kötü arkadaşların seni yanlış yollara götürmeye çalışsalar da, kalbin seni hep doğruya yönlendirir.”
Pinokyo, kuşun sözleriyle cesaret buldu ve kötü arkadaşlarını geride bırakarak doğru yolu buldu. Kısa süre sonra, Geppetto’ya geri döndü ve ona “Annemi seviyorum, doğru yolu seçtim!” dedi.
Birlikte Mutlu Yaşam
Pinokyo, artık doğruyu seçmenin ne kadar önemli olduğunu anlamıştı. Geppetto, ona gerçek bir çocuğun sorumluluklarını öğretmeye devam etti. Birlikte mutlu bir hayat sürmeye başladılar. Pinokyo’nun kalbi artık doğruyu bulmuş, onu hep sevgi ve iyilik yolunda yönlendirmişti.
Ve her sabah, Pinokyo ormana çıkıp kuşla buluşurdu. Kuş ona her gün doğruyu hatırlatır, birlikte gökyüzüne bakarak hayatın ne kadar güzel olduğunu keşfederlerdi. Pinokyo, gerçekten mutlu bir çocuk olmanın, hem doğruyu yapmak hem de sevgiyle yaşamak olduğunu öğrenmişti.
Son.