Martı ile Baykuş

Bir zamanlar, deniz kenarındaki bir adada, martılar ve baykuşlar arasında ilginç bir dostluk vardı. Martı, açık gökyüzünde özgürce uçmayı seven ve günün her anından keyif alan bir kuştu. O, güneşin parlak ışıkları altında uçarken, denizin tuzlu kokusunu içine çekiyor, dalgalara kanat çırpıyordu. Baykuş ise tamamen farklı bir dünyaya sahipti. Geceyi seven, karanlıkta avlanan, sessiz ve sakin bir hayvandı. Baykuş, ay ışığının altında ormanın derinliklerinde uçmayı ve sessizliği dinlemeyi severdi.

Bir gün, Martı sahilde uçarken Baykuş ile karşılaşmış. Baykuş, sabahın erken saatlerinde ormana geri dönmek üzereyken Martı ona selam vermiş:

“Merhaba, Baykuş! Ne kadar da erken uyanmışsın! Geceyi çok severken, sabahın ilk ışıklarında burada ne işin var?”

Baykuş, martıya sakin bir şekilde bakarak şöyle demiş:

“Merhaba Martı. Ben geceyi ve karanlığı çok severim. Karanlıkta her şey daha huzurlu ve sessiz. Geceyi geçirecek kadar enerji bulabilmek için uyumam gerek. Ama senin gibi her gün sabah erken kalkıp uçmak zorunda kalmak beni biraz yoruyor.”

Martı, gülerek şöyle cevap vermiş:

“Ben sabahları uyanmayı severim, Baykuş. Güneşin ışıklarıyla dolan gökyüzünde özgürce uçmak, bana büyük bir keyif verir. Ama senin gibi karanlıkta yaşamayı hiç anlamadım. Neden geceyi tercih ediyorsun? Bence sabahları hayat çok daha güzel.”

Baykuş, Martı’nın sözlerine biraz üzülmüş ama sabırla şöyle demiş:

“Her kuşun farklı bir yaşam tarzı vardır, Martı. Benim için gece, iç huzuru ve sakinliği bulduğum zamandır. Her şeyin sessiz olduğu anlarda, düşüncelerim daha berrak olur. Senin güneşin ışığı altında uçman gibi, benim de geceyi tercih etmemin bir nedeni var.”

Martı, Baykuş’un söylediklerini anlamış ama hala sabahları uyanmanın daha iyi olduğunu düşünüyormuş. “Bence herkes sabah uyanmalı, her şeyin taze ve yeni olduğu o zaman diliminde. Karanlıkta kimse bir şey göremez, hiçbir şeyin tadını çıkaramaz.”

Baykuş, Martı’nın düşüncelerine saygı duymuş fakat yine de geceyi sevdiğini anlatmaya devam etmiş:

“Her kuş, kendi zamanı ve dünyasında mutludur, Martı. Ben geceyi, sen de sabahı seviyorsun. Bunu birbirimize kabul etmeliyiz. Herkesin kendi yaşam tarzı ve zamanı var.”

Zamanla Martı, Baykuş’un söylediklerini daha iyi anlamış. Sabaha karşı uyanıp, gün boyunca uçmaya devam etmiş. Ama Baykuş da geceyi sevdiği için ay ışığında yalnız başına uçmuş, gökyüzünün karanlık tarafını keşfetmiş. İkisi de birbirlerinin yaşam tarzına saygı göstererek mutlu bir şekilde yaşamışlar.

Sonuç: Her bireyin kendine özgü bir yaşam tarzı ve zamanı vardır. Başkalarının yaşam tarzını yargılamak yerine, saygı göstererek herkesin kendi zamanını yaşamasına izin vermek en doğrusu olacaktır.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir