Kibritçi Kız Masalı

Kibritçi Kız ve Yıldızların Sırrı

Bir zamanlar, uzak bir kasabada, soğuk kış akşamlarında sokakları aydınlatan tek ışık olan kibritleriyle ünlü bir kız yaşardı. Mina adındaki bu küçük kız, her gün kasabanın sokaklarında kibrit satmaya çalışıyordu. Ama kimse ona aldırış etmiyor, herkes kendi derdine düşüp, ona göz ucuyla bile bakmıyordu. Mina, sadece ailesinin geçimini sağlayabilmek için, soğuk ve karanlık kış gecelerinde kibrit kutusunu satmaya çalışıyordu.

Bir akşam, yoğun bir kar fırtınası başladığında, Mina her zamankinden daha fazla üzüldü. Herkes evlerine kapanmış, sıcak ateşlerin başında keyifle oturuyordu. Mina, ısınmak için bir yere sığınmak istese de, kimse ona yardım etmiyor, sokakta tek başına kalıyordu. Havanın soğukluğu, parmaklarını sanki buz gibi bir şekilde donduruyordu.

Mina, kibritlerini satabilmek için çabasını iki katına çıkardı, ama kimse ona aldırmadı. Dayanamayarak, cebinden birkaç kibrit çıkarıp, küçük bir tanesini yakarak ısınmaya başladı. Kibritin ateşi, kısa bir süreliğine ellerini ısıttı, fakat kısa zamanda sönüverdi. Mina, üzüntüyle bir kibrit daha çaktı ve bu kez ateşin içinde farklı bir şey gördü.

Ateşin ışığında, parıldayan bir ağaç belirdi. Çevresinde altın rengi meyveler, rengarenk çiçekler vardı. Mina, gözlerini kısarak bu güzel görüntüyü izledi. Bu an, ona çok sıcak bir his verdi. Kısa bir süre sonra kibritin ateşi söndü ve her şey kayboldu.

Ama Mina, bir umut daha yakmayı düşündü. Bir kibrit daha çaktığında, ateşin içinde görkemli bir şato belirdi. Şatonun pencerelerinden ışıklar sızıyordu ve içeriye girmek isteyen Mina, ateşin ışığından çıkıp, görkemli salona adım atıyordu. Ama yine kibritin ateşi söndü ve her şey tekrar kayboldu.

Mina, bir kez daha kibrit kutusundan bir tanesini çıkararak çaktı. Bu sefer, ateşin ışığında sevgiyle dolu bir ev gördü. İçeride bir aile, birbirlerine sarılmış, mutlu bir şekilde gülerek sohbet ediyorlardı. Mina, sevgi ve huzurla dolan kalbini hissetti. Ama bu an da kısa sürdü. Kibrit söndü ve her şey karanlığa gömüldü.

Bir süre daha kibrit yakmaya devam etti, ama her seferinde aynı şey oldu. Gözlerinde biriken yaşlarla, son bir kibrit daha çaktı. Bu sefer, ateşin ışığında yıldızlar belirdi. Yıldızlar, gökyüzünden Mina’ya doğru süzüldüler ve birer birer etrafını sardılar. Mina, bu ışıl ışıl yıldızların arasında, birdenbire hiçbir soğuk hissetmediğini fark etti. Her bir yıldız, Mina’ya güven ve huzur verdi. Yıldızların arasında, sevgiyle dolu bir ses ona fısıldadı: “Mina, ışığın her zaman senin içindedir. Bir gün, kalbini bulacak ve dünyayı aydınlatacaksın.”

Yıldızların ışığı, Mina’nın içini ısıttı ve birdenbire, yalnızlık ve soğuk yerini huzura bıraktı. Kibritlerinin her biri ona bir umut ışığı, birer hatıra bırakmıştı. Bir yandan rüyasında bu yıldızların ışığıyla kalbi aydınlanırken, kasabanın halkı Mina’yı hiç fark etmedi. Yıldızların sözü, onun kalbinde bir iz bıraktı. Gözleri kapandı ama kalbi artık asla yalnız olmayacaktı.

Mina, o gece, kasabanın sokaklarında hiç bilinmeyen bir huzurla son bir kez gözlerini kapattı. Ama o andan sonra, onun hikayesi kasabada yıldızlar gibi parlayan bir efsaneye dönüştü.

Ve her yıl kış geldiğinde, kasabanın halkı, küçük kibritçi kızın yıldızlarının ışığını hatırlayarak, minnettarlıkla birbirlerine sarıldılar, sevgiyle dolu bir dünya kurma hayalini sürdürdüler.


Bu özgün Kibritçi Kız masalı, içsel ışığın ve umudun gücünü vurgular. Mina, dış dünyadaki karanlık ve soğuktan kaçmak için kibrit yakarak birer hayal kurar, ama en sonunda gerçek ışığın ve huzurun, içindeki sevgiden doğduğunu keşfeder.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top