Bir zamanlar, yüksek dağların zirvelerine doğru uçan büyük bir kartal, çok güçlü ve gururlu bir kuştu. Her gün gökyüzünde süzülen kartal, rüzgarla dans ederken, etrafındaki diğer kuşlara karşı hep üstün olduğunu düşünürdü. En yükseklere o uçar, en hızlı o giderdi. Ama bir şey vardı ki kartalın gökyüzündeki yalnızlığını daha da arttırıyordu: o da arkadaşsız olmasıydı.
Bir gün, kartal çok uzaklardan, denizin kenarındaki kayalıkları gözleriyle tararken, bir martının neşeyle kanat çırptığını fark etti. Martı, denizden gelen rüzgarla oyun oynuyor, her kanat çırpışında denizin dalgalarıyla dans ediyordu.
Kartal, bu küçük martıyı görünce ilginç bir şey hissetti. Martı, ona hiç de yabancı gelmiyordu; sanki başka bir dünyadan gelmiş gibi. Kartal, daha yakından gözlemeye karar verdi ve martıyı izlemeye başladı.
Bir gün, kartal cesaretini toplayarak martıya yaklaştı.
“Merhaba, küçük kuş,” dedi kartal. “Neden bu kadar mutlusun? Oysa ben her zaman yalnızım. Gökyüzü çok geniş ve yüksektir ama kimse yok.”
Martı başını kaldırarak kartala bakıp gülümsedi.
“Ben de yalnızım bazen,” dedi martı. “Ama mutluluğumu, denizin ve rüzgarın bana sunduğu özgürlükte buluyorum. Gökyüzü, deniz gibi geniş ve sonsuzdur. Yalnız hissettiğinde, dünya ne kadar büyük olduğunu unutma. Her bir yerin bir güzelliği var.”
Kartal, martının sözlerini düşündü. “Ama ben, her zaman en yükseğe uçmak istiyorum. Yükseklerdeyken, bütün dünyayı görebiliyorum. Yalnız değil miyim?” diye sordu.
Martı, kartala yakınlaşarak “Yükseklerde olmak güzel olabilir, ama bazen dünyayı görmek için alçaklara da inmelisin. Hem rüzgarı hissetmek, denizle dost olmak da bir keyif. Farklı bakış açıları insanı daha da büyütür,” dedi.
Kartal bir süre sessizce düşündü. Martının sözlerinde bir şey vardı, ama ne olduğunu tam olarak anlayamıyordu. O an, martı uçarak deniz üstünde bir yolculuğa başladı. Kartal onu izlerken, birden rüzgarın yönü değişti. Kartal, martının söylediklerini anlamaya çalışarak uçmaya başladı ama bu defa farklı bir şekilde. Bir süre alçalarak, kayalıkların üzerindeki denizle buluştu. Martıyı aradı ama onu bulamadı. Yalnızdı, fakat bu kez yalnızlık o kadar zor gelmiyordu. Gökyüzünün ve denizin birleştiği noktada, küçük bir huzur bulmuştu.
Kartal, bir daha hiç yalnızlık hissetmedi. Artık sadece yükseklerde değil, bazen denizle buluşmak için alçaklarda da uçmayı öğrendi. Çünkü, en yüksek dağlardan en derin denizlere kadar her yerin bir değeri vardı ve her kuş, kendi yolculuğunda farklı bir hikaye yazardı.
Son.