Fabl Nedir? Fabl Örnekleri

Fabl, genellikle hayvanların, doğa unsurlarının veya cansız varlıkların insan özellikleriyle donatıldığı kısa hikayelerdir. Fabl türünde, ana karakterler genellikle hayvanlar olup, insan davranışları ve toplumsal öğretiler bu karakterler aracılığıyla anlatılır. Fabllar, ders verici ve eğitici nitelikte olup, bir ahlaki ders veya öğüt vermeyi amaçlar. Fabl türünün en bilinen yazarlarından biri Ezop‘tur, ancak Türk edebiyatında da fabl türü önemli bir yer tutar.

Fabl örnekleri, hem öğretici hem de eğlenceli olabilir. İşte bazı fabl örnekleri:

La Fontaine’den Fabl Örneği: “İnek ve Koyun”
Bir inek ve bir koyun, geniş bir çimenlik alanda birlikte dolaşıyorlardı. Koyun, sürekli olarak ineklere bir şeyler öğretmeye çalışıyordu. Bir gün inek, koyunun tavsiyelerine kulak verip bir otlama alanını değiştirdi. Ancak bu değişiklik çok kısa sürdü, çünkü o alanın çimenleri yeniydi ve çok zor bir durumdaydı.

Ders: Başkalarının hayatını çok sorgulamadan, kendi deneyimlerinizi anlamak en doğrusudur.

Türk Edebiyatı Fablı: “Küçük Aslan ve Büyük Kurt”
Bir gün, küçük bir aslan büyük bir kurdu gördü ve ona şöyle dedi:
— Ben seni çok seviyorum, seni takdir ediyorum. Ama benim kudretim senden daha büyük, seni kendimle kıyaslıyorum.

Kurt şaşkın bir şekilde şunları söyledi: — Senin gücün seni ancak küçük bir alan için geçerli olabilir, gerçek gücü görmek için denemek gerekir.

Ders: Kendini abartmak ve başkalarını küçümsemek, başkalarına saygısızlık yaratır.

Civciv ve Tavuk

Bir sabah, tavuk kümeste uyanıp güne başlamak için dışarı çıkarken, küçük civciv yanına gelmiş.

Civciv heyecanla tavuk annesine sormuş:
“Anne, ben de senin gibi büyük ve güçlü olabilecek miyim? Öyle güzel yumurtalar yapıp, kocaman bir kümeste durmak isterim!”

Tavuk gülümseyerek cevaplamış:
“Sevgili civcivim, sabırlı olmalısın. Büyümek zaman alır. Her şeyin bir zamanı vardır.”

Civciv biraz üzülerek:
“Ben hemen büyümek istiyorum. Herkes büyük ve güçlü olmanın ne kadar güzel olduğunu söylüyor. Neden ben de hemen büyüyemiyorum?” demiş.

Tavuk, civcivin kafasını nazikçe okşayarak:
“Büyümek için zaman gerek. Bugün küçük olabilirsin ama bir gün sen de benim gibi olacaksın. O zaman, senin de kendi civcivlerin olacak. Sabırla büyümeni beklemelisin,” demiş.

Civciv, tavuk annesinin sözlerini düşünerek biraz daha sakinleşmiş. Günler geçtikçe, zamanla büyüdüğünü ve tavuk olmanın keyfini hissetmeye başlamış.

Bir süre sonra, tavuk ve civciv birlikte kümeste, civcivler büyüdükçe tavuk annesinin söylediklerinin doğruluğunu anlamışlar.

Ders: Sabır, büyümenin ve olgunlaşmanın en önemli parçasıdır. Acele etmeden, her şeyin zamanla daha güzel olacağını unutmamalıyız.

Karpuz ve Karpuz Tohumu

Bir gün, bir karpuz, tohumlarına şöyle dedi:

— Ben ne kadar büyüdüm, ne kadar güzel oldum! Herkes beni sever, sen ise küçücük bir tohumsun.

Karpuz tohumu, sessizce cevap verdi:

— Benim için sabret, bir gün ben de senin gibi büyüyeceğim.

Bir süre sonra, karpuz solmaya ve çürümeye başladı. O sırada karpuz tohumu filizlenip büyümeye başladı ve tıpkı karpuz gibi büyüyüp insanlar tarafından sevilen bir meyve haline geldi.

Ders: Sabır ve zamanla, küçük şeyler de büyük şeylere dönüşebilir. Kendine güven ve zamanla her şeyin değerini görebilirsin.

Ağaç ve Rüzgar

Bir ağaç, rüzgara şöyle dedi: — Sen ne kadar güçlü ve hızlısın! Herkes seni sever, ama ben her zaman yerimde dururum. Rüzgar cevapladı: — Gücüm, beni hareket ettirebilmemden gelir. Senin gibi sabırlı bir ağaç da uzun süre ayakta durarak büyür. Bir gün rüzgar çok sert esti, ama ağaç, kökleri sayesinde yerinden kıpırdamadı.

Ders: Güç farklı şekillerde gelir. Sabır ve dayanıklılık da önemli bir gücüdür

Kurbağa ve Oğlak

Bir kurbağa, bir oğlağı görünce ona benzemek istedi. Kurbağa şişmanlamaya başladı ama ne kadar şişmanlasa da oğlağa benzemeyi başaramadı ve sonunda patladı.

Ders: Başkalarına benzemek için kendini değiştirmeye çalışmak, tehlikeli olabilir.

Bir inek, otladığı çimenlerden bol bol süt vermeye başladığında, sahibine şunları söyledi: — Çimenleri ne kadar güzel yiyorum, benim sütüm çok kıymetli! Sahibi gülerek: — Sen sadece çimen yiyip süt veriyorsun, ama unutmamalısın ki her şeyin bir bedeli vardır.

Ders: Her şeyin kıymeti, ona verilen emekle ölçülür.

Küçük Kurt ve Büyük Aslan

Bir zamanlar, bir küçük kurt büyük bir aslanı gördü. Aslan çok güçlüydü ve ormandaki tüm hayvanlar ondan korkuyordu. Küçük kurt, bir gün cesaretini topladı ve aslana yaklaşıp ona şöyle dedi:

— Ne kadar güçlü ve büyük bir aslan olduğunu biliyorum! Ama ben de seni geçebilirim. Ne dersin?

Aslan gülümsedi ve küçük kurda şöyle dedi: — Senin gücün küçük, ama aklınla büyük işler başarabilirsin. Bazen büyüklük sadece fiziksel değil, stratejinin ve zekanın gücüdür.

Bir süre sonra, ormanda büyük bir tehlike baş gösterdi. Aslan, gücüyle mücadele etmeye çalışırken, küçük kurt akıllıca bir plan yaparak tehlikeyi savuşturdu.

Ders: Güç her zaman yeterli olmayabilir, bazen zeka ve strateji daha önemlidir.


2. Sincap ve Tavşan

Bir sincap ve bir tavşan ormanda yürüyüşe çıkmışlardı. Tavşan çok hızlıydı ve sürekli olarak sincapla alay ediyordu:

— Ben ne kadar hızlıyım, sen ise çok yavaşsın! Hiçbir zaman beni geçemezsin.

Sincap, tavşanın alaylarına kulak asmadan, sabırla yürümeye devam etti. Bir süre sonra tavşan, kestirme yolda koşarken bir çukurun içine düştü. Sincap, yavaş ama sabırlı adımlarla tavşanı geçti ve ormanın diğer ucuna ilk önce ulaştı.

Ders: Hız her zaman kazanmak anlamına gelmez. Sabır ve kararlılık, başarıya giden yolu açar.

Bu fabl örnekleri, hayvanlar üzerinden insan davranışlarına dair önemli dersler verir ve her biri bir ahlaki öğüt taşır.

Hindi ve Ördek

Bir gün bir ördek gölette yüzerken, büyük ve gösterişli bir hindi de yakınlarda dolaşıyordu. Ördek, hindiyi gördü ve ona yaklaşıp,
“Merhaba, hindi! Ne kadar da büyüksün ve gösterişlisin. Senin gibi olmak çok güzel olmalı,” dedi.

Hindi, gururla başını sallayarak,
“Tabii ki, çok gösterişli ve ihtişamlıyım. Ama senin gibi küçük bir ördek olmak zor olmalı. Benim gibi büyük ve güçlü olmak istesen de, olamazsın,” diye yanıtladı.

Ördek biraz düşünerek,
“Belki küçük olabilirim ama çok çevik ve hızlıyım. Senin gibi ağır olmak yerine suyun içinde rahatça hareket edebilirim,” dedi.

Hindi biraz alaycı bir şekilde,
“Senin hızın seni ne kadar ileri götürebilir ki? Benim gibi büyük ve ağır bir kuş, her zaman daha değerli olur,” diye güldü.

Bir süre sonra, göletin kenarına bir grup insan geldi. Ördek hemen hızla suya girip, çok hızlı bir şekilde suyun derinliklerine doğru yüzdü. İnsanlar ördeği izlerken, hindi ise yavaş hareket edip suya girmeye çalıştı, ama ağır ve büyük yapısı nedeniyle suya girmekte zorlandı.

Ördek, rahatça yüzerek geri geldi ve hindiyi izledi. Hindinin suya girmekte zorlanması onu biraz düşündürmüştü. O zaman, ördek yanına geldi ve,
“Her kuşun kendi avantajları vardır. Senin büyüklüğün ve gösterişin sana karada avantaj sağlar, ama benim hızım ve çevikliğim de suyun içinde beni daha avantajlı yapar,” dedi.

Hindi, ördeğin sözlerini düşündü ve biraz utanarak,
“Sanırım her kuşun kendine özgü yetenekleri var. Senin gibi çevik olmak da bir avantaj,” dedi.

Ders: Herkesin kendine ait güçlü yönleri vardır. Bazen başkalarının gücünü küçümsemek yerine, herkesin farklı yeteneklerine saygı göstermek daha doğru olur.

Kurbağa ve Yılan

Bir gün ormanda bir kurbağa göletin kenarında zıplarken, bir yılan sessizce ona doğru yaklaşmış. Yılan, kurbağayı fark edince ona seslenmiş:
“Merhaba, küçük kurbağa! Nereye gidiyorsun? Benim gibi güçlü bir yılanı görmek seni korkutmaz mı?”

Kurbağa biraz tedirgin olmuş ama cesurca,
“Benim korkacak bir şeyim yok. Senin gibi büyük ve tehlikeli olmak istemem. Ben kendi halimde, özgürce zıplayarak yaşamayı tercih ederim,” demiş.

Yılan, kurbağanın sözlerini alaycı bir şekilde dinlemiş:
“Özgür mü? Senin gibi küçük ve zayıf bir yaratık nasıl özgür olabilir? Her zaman tehlike altındasın. Bir gün seni yakalayıp kolayca yutabilirim.”

Kurbağa, yılanın tehdidine aldırmadan sakin bir şekilde,
“Belki küçük olabilirim ama benim avantajım, hızım ve çevikliğim. Senin gibi ağır ve yavaş olamam, ama her zaman kaçabilirim,” demiş.

Yılan gülerek,
“Ne kadar hızlı olursan ol, sonunda bir gün benimle karşılaşacaksın,” demiş ve bir adım daha yaklaşmış.

Kurbağa birden hızla zıplayarak suya atlamış ve güvenli bir şekilde göletin derinliklerine doğru ilerlemiş. Yılan suya girmekte zorlanmış ve kurbağanın hızına yetişememiş.

Kurbağa, suyun içinde güvenle yüzerek,
“Her yaratık kendi doğal avantajlarına sahip. Ben suyun içinde hızlıyım, sen ise kara da güçlü ve hızlısın. Ama ben özgürüm, çünkü her zaman kendi gücümü doğru kullanabiliyorum,” demiş.

Yılan, kurbağanın sözlerini düşünerek biraz uzaklaşmış ve “Sanırım her yaratık farklı bir şekilde özgürdür,” diyerek ormanın derinliklerine doğru kaybolmuş.

Ders: Her canlının kendine özgü güçlü yanları vardır. Kendi avantajlarımızı bilmek ve onları doğru şekilde kullanmak, zorluklarla başa çıkmada en iyi yol olabilir.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top