Bir zamanlar, yemyeşil bir vadinin en güzel köşesinde, güzel bir gül yetişiyordu. Kırmızı ve bembeyaz yaprakları, sabah güneşiyle parlıyor, çevresindeki her şeyi kendine hayran bırakıyordu. Gül, vakur bir şekilde etrafında rüzgarın hafif esintisini hissederek durur, diğer çiçeklere nazlı nazlı bakardı. Herkes ona hayran kalır, ama gül hiç kimseye yakınlaşmazdı. Kendisini sadece özel bir çiçek olarak görür, diğer çiçekleri küçük görürdü.
Okumaya devam et