Yolu yordamıyla, ormanı baltayla (geçersin-bitirirsin)” atasözü, bir işi ya da zorlu bir durumu, doğru yöntem ve araçlarla yaparak başarılı olma anlamına gelir. Buradaki mesaj, her zorluğun ve engelin, doğru yaklaşım ve stratejiyle aşılabileceğidir. Hem belirli bir yolun izlenmesi gerektiği hem de doğru araçların kullanılması gerektiği vurgulanır.

“Yöğrük at yemini artırır” atasözü, bir kişinin ya da bir şeyin, sahip olduğu imkânlar ve fırsatlar doğrultusunda daha fazla kazanım veya başarı elde edebileceğini anlatır. Atasözü, genel olarak, desteklenen, iyi bakılan ya da fırsatları iyi değerlendiren bir şeyin veya kişinin daha iyi sonuçlar elde edeceğini ifade eder.

Yuvarlanan taş, yosun tutmaz” atasözü, bir kişinin sürekli hareket halinde ve değişim içinde olması durumunda, yerleşik ve durağan bir yaşam tarzını benimsemekten kaçındığı için, o kişinin bazı olgulara (özellikle olumsuzluklara) daha az maruz kalacağını anlatır. Aynı zamanda, bu atasözü, sürekli değişen, aktif ve dinamik bir hayat sürmenin, kişiyi olumsuz etkilerden, sabit ve durağan bir yaşam tarzından kaynaklanan tehlikelerden koruyabileceği mesajını verir.

“Yük altında ancak eşek (hamal) kalır” atasözü, iş ve sorumluluk taşımanın, bir insanı yalnızca dayanıklılık ve sabır gerektiren bir süreçle zorlayabileceğini anlatan anlamlı bir deyimdir. Bu atasözü, hem bedensel hem de psikolojik yük taşımanın, sadece belirli kişilere ya da karakterlere ait bir durum olduğunu ifade eder.

“Zengin giyerse sağlıcakla, fakir giyerse nereden buldu ki derler” atasözü, zenginlerin sahip oldukları imkanlar sayesinde giydikleri kıyafetlerin takdirle karşılanırken, fakirlerin aynı kıyafetleri giymeleri durumunda ise şüpheyle bakıldığını ifade eder. Bu atasözü, toplumda var olan sınıf farklarını, önyargıları ve sosyal yargılamaları dile getirir.

“Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt düz ovada yolunu şaşırır” atasözü, zengin ve fakir arasındaki imkan farklarını ve bu farkların hayatı nasıl şekillendirdiğini anlatan bir ifadedir. Bu atasözü, maddi gücü olanların zorluklarla başa çıkma noktasında daha avantajlı olduğunu ve fakirlerin bu tür avantajlardan mahrum kaldığı için daha fazla zorlukla karşılaştığını ifade eder.

“Zengin helvasını baldan pişirir, züğürt derman için pekmez bulamaz” atasözü, zengin ile fakir arasındaki yaşam standartları ve imkanlar arasındaki uçurumu etkili bir şekilde ifade eder. Bu atasözünde, zenginlik ve fakirlik arasındaki zıtlık, zenginlerin lüks ve bolluk içinde yaşarken fakirlerin en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandıkları gerçeğiyle açıklanır. İşte atasözünün detaylı anlamı:

“Zengin kesesini, züğürt dizini döver” atasözü, zengin ve fakir insanların maddi durumlarına dayalı olarak verdikleri tepkileri ve hayattaki yaklaşımlarını kıyaslayan bir ifadedir. Bu atasözü, zenginlerin sahip oldukları varlıklarla gururlanıp daha fazlasını planlarken, fakirlerin imkansızlıkları nedeniyle üzüntü ve çaresizlik içinde olduklarını vurgular.