Bir gün Erzurum’da bir köyde, Nasreddin Hoca köy meydanında bir grup insanla sohbet ediyormuş. Yanına bir köylü yaklaşmış ve Hoca’ya sormuş:
– Hoca, bana bir soru sorayım mı?
– Sor bakalım, cevabını da ben vereyim, demiş Hoca.
Köylü:
– Hoca, bir koyun kaç kilo et eder?
Nasrettin Hoca biraz düşünmüş ve:
– Ooo, kolay soru, bir koyun üç kilo et eder, demiş.
Köylü şaşkın bir şekilde:
– Hoca, sen ciddi misin? Bir koyun üç kilo et eder mi? Bu, senin cevabın mı?
Nasrettin Hoca gülerek:
– Valla, şimdi sen sordun ya, bir koyun üç kilo et eder işte! Ama, belki senin koyunun bir tık daha büyüktür, ona göre değişir! demiş.
Köylü sinirlenmiş:
– Hoca, her koyun aynı kiloda mı olur? Her koyunun etinin miktarı aynı olamaz!
Nasrettin Hoca biraz daha gülerek:
– Her koyunun etinin miktarı belki farklıdır, ama soruyu ben de sorabilirim: Her koyunun cevabını aynı şekilde verir misin?
Köylü şaşkın bir şekilde Nasrettin Hoca’ya bakarken, Hoca şöyle demiş:
– Demek ki bazen soru da cevabı kadar değerli değildir!
Fıkra burada son bulmuş, ama köylü bir süre daha Nasrettin Hoca’nın söylediklerini düşünerek uzaklaşmış.