Bir gün Nasrettin Hoca, köydeki arkadaşlarıyla sohbet ederken, köyün ağası gelir. Ağa, Nasrettin Hoca’ya doğru yaklaşır ve:
– Hoca, ben senin kadar akıllı değilim ama sana bir teklifim var, demiş.
Nasrettin Hoca, biraz merakla:
– Ne teklifi ağa, söyle bakalım, demiş.
Ağa gülümseyerek:
– Bak Hoca, benim bir eşeğim var. O eşek, her gün çok ağır işlerde çalışıyor ama bir türlü verimli olamıyor. Sonunda karar verdim, bu eşeği satıp yerine daha iyi bir eşek alacağım. Ama sana bir teklifte bulunacağım. Eğer sen bu eşeği alırsan, sana çok uygun bir fiyatla vereceğim. Hem senin işine de yarar, demiş.
Nasrettin Hoca, biraz düşündükten sonra:
– Peki, ağa, o zaman ben de alırım ama önce bir bakayım eşeğe, demiş.
Ağa, memnun bir şekilde eşeği getirir. Nasrettin Hoca, eşeği dikkatle inceler, etrafında döner, bir süre onu gözlemler. Ardından Hoca başını sallayarak:
– Evet, bu eşek gerçekten çok sağlam görünüyor ama bir şey eksik, demiş.
Ağa şaşkın bir şekilde:
– Eksik mi? Ne eksik, Hoca? Her şeyi tam, sağlıklı bir eşek işte, demiş.
Nasrettin Hoca ciddi bir şekilde:
– Bu eşeğin kesinlikle bir sorunu var. O kadar bakımsız, o kadar dağınık! Eşeğin sadece bir şekilde sağlıklı olduğunu söylediniz ama bu aslında çok yanlıştı. Çünkü bu eşek çalışmak için değil, daha çok takılmak için yaratılmış, demiş.
Ağa biraz şaşırmış:
– Nasıl yani, Hoca? Bu eşek çalışmaya pek alışkın ve bu kadar işini iyi yapabilen bir eşek. Hangi yönüyle eksik diyoru?
Nasrettin Hoca gülümseyerek:
– Ama bakın, ağa. Bu eşeği almak ve bakmak işiniz olduğu kadar eğlenceli de olmalı. Biraz mizah katabiliriz. Zaten bunun biraz da keyifli bir şaka olması gerekecektir.