Bir zamanlar, yemyeşil bir vadide, nehir kenarında küçük bir köy vardı. Bu köyde, gökyüzünün en güzel güvercinlerinden biri olan Beyaz adında bir güvercin yaşardı. Beyaz, tüyleri kadar saf ve pürüzsüz bir kalbe sahipti. Her gün sabah erken saatlerde gökyüzüne uçar, köyün etrafında daireler çizerek tüm köylülere neşe ve huzur getirirdi. Herkes onu çok sever, onun neşesinden ilham alırdı.
Bir gün, köyün tam ortasında büyük bir gürültü patladı. İki komşu köy arasında büyük bir tartışma başlamıştı. Tarla sınırları, su kaynakları gibi sebepler yüzünden birbirlerine düşman olmuşlardı. Gün geçtikçe gerilim artıyor, köylüler arasındaki dostluklar bozuluyordu. Beyaz, gökyüzünden her şeyi izlerken kalbinin derinliklerinde büyük bir üzüntü hissetti. Bu huzursuzluk, onun içini acıtıyordu.
Beyaz, bir şeyler yapması gerektiğini fark etti. Bir sabah, tüylerini ışıl ışıl parlatıp, kanatlarını genişçe açarak gökyüzüne yükseldi. Uçarken, tüm vadiyi ve köyleri gözden geçirdi. Gözleri, her iki köyü de aynı derecede sevgiyle izliyordu. Bir çözüm bulmalıydı.
Yolculuğu sırasında, yüksek dağların zirvesine doğru ilerledi. Orada, yüzyıllardır bilge bir kuş olan Eski Kartal yaşamaktaydı. Beyaz, Eski Kartal’ı buldu ve ona derdini anlattı. “Barışı nasıl sağlayabilirim?” diye sordu. Eski Kartal, derin bir nefes aldı ve gözleriyle Beyaz’ı inceledi. “Barış,” dedi, “güçlü kanatlarla değil, yumuşak bir kalple gelir. İnsanlar birbirlerine benzer duygularla bağlıdır. Onları dinlemek ve anlamak gerekir. Senin görevin, bu iki köyün arasında bir köprü olmaktır.”
Beyaz, kartaldan aldığı öğütle, hemen köylere doğru yola çıktı. İlk olarak, bir köyün meydanına kondu. Herkes bir araya gelmiş, tartışmalarını daha da büyütüyorlardı. Beyaz, sessizce yanlarına uçtu ve kanatlarını yavaşça çırparak bir melodik ses çıkarmaya başladı. Bu huzurlu ses, köylülerin kalplerine dokundu. Tüm köylüler durdu ve onu izlemeye başladılar. Beyaz, “Birbirinize anlayışla yaklaşın,” dedi. “Huzur ancak sevgiyle sağlanabilir.”
Beyaz, sonra diğer köye uçtu ve aynı şekilde oradaki insanlara da seslendi. Onlara, karşılıklı konuşmanın, birbirini anlamanın önemini anlattı. Saatler geçtikçe, her iki köy de tartışmalarını bir kenara bırakarak birbirlerini dinlemeye başladılar. İlk önce küçük bir selamlaşma, sonra birbirlerine yardım etme teklifleri gelmeye başladı.
O günden sonra, iki köy arasında dostluk yeniden inşa edildi. Beyaz’ın kanatları, sadece gökyüzünü değil, insanları da barışla doldurmuştu. Her iki köy de, aralarındaki sınırları değil, ortak değerleri ve sevgiyi ön planda tutarak yaşamaya başladılar.
Beyaz, her sabah yine gökyüzüne uçtu, ama bu kez kanatlarında sadece neşe değil, barışın gücü vardı. Artık, o yalnızca bir güvercin değil, her bir insanın kalbinde barışı simgeleyen bir kuştu.
Son.